10 Ağustos 2020 Pazartesi

Siyasetin seçmen paylaşımında oyuncak olan İstanbul Sözleşmesi

  Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi olan İstanbul Sözleşmesi 2014 yılında yürürlüğe girdi. Ancak toplum yapısına tehdit oluşturduğu gerekçesiyle ''muhafazakar'' kesimin eleştirilerinin hedefinde.

Sözleşme, dört ilkeye dayanıyor; 

Kadına şiddetin önlenmesi, 

şiddet mağdurlarının korunması, 

suçluların cezalandırılması ve 

kadına karşı şiddet ile mücadelenin bütüncül politikalarla desteklenmesi.

 


Üzerinde fırtınalar estirilen bölüm ise 4’üncü maddenin 3’üncü bendi…

 

Madde Sözleşme’ye taraf ülkelerin, “mülk, doğum, cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet kimliği, sağlık durumu, engellilik, medeni hal, göçmen veya mülteci statüsü gibi herhangi bir temele dayalı olarak ayrımcılık yapılmaksızın uygulanmasını temin edeceklerdir” hükmünü taşıyor.

Fırtına da bu bentte yer alan 5 kelimede, “cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet kimliği” üzerinde kopuyor.

 İstanbul Sözleşmesi’ne verilen yerel ve uluslararası tepkilerin temelde muhafazakar, ataerkil ve kadın düşmanı ideolojilerden besleniyor, "aile” kavramı ve '' eşcinsellik'' karşı çıkışın kılıfları olarak görüyoruz...

Peki İstanbul Sözleşmesi sahiden yaşatıyor mu ?

Malesef hayır! İstatistikler bize 

2008'de 80, 

2009'da 109, 

2010'da 180, 

2011'de 121,

 2012'de 210,

 2013'te 237, 

2014'te 294, 

2015'te 303, 

2016'da 328, 

2017'de 409, 

2018'de 440, 

2019'da 474 olmak üzere toplam 3.185 kadın öldürülmüştür diyor. Şiddet katlanarak büyüyor. 

 Siyasete yeni giren iki partinin  sözleşme karşısındaki duruşu dikkatimi çekiyor. Deva ve Gelecek partileri Akp nin içinden çıkma yepyeni olduğunu iddia eden iki parti.

 GELECEK PARTİSİ lideri Davutoğlu açıkça benim başbakanlığım zamanında imzalanan bu sözleşmenin arkasındayım diye Fox tv de açıklama yaptı.

DEVA Partisi Milletvekili ile Hukuk ve Adalet Politikalarından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, Meclis'te yaptığı basın toplantısında, "İstanbul Sözleşmesi, iktidarın yakın zamana kadar ‘sessiz devrimleri’ arasındaydı. Sözleşmeden imzanın çekilmesi kadın cinayetlerini, kadına yönelen şiddet ve cinsiyet ayrımcılığı tablosunu daha da kötüleştirecek" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kızının başında olduğu Kadem de benzer bir duruşu gösterdi.

 

 AK Parti içinden çıkan 2 partiye kendisine en motor güç veren mütedeyyin kitleyi kaptırmak istemiyor…

Mütedeyyin tabanı konsolide etmeyi hedefliyor.

Ancak unutulmamalı ki AK Parti’nin sosyolojik tabanının beklentileri ve talebi hızla değişti.

3 yorum:

  1. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil

Kadın Patron Olduğunda

Efsanevi mucit, “ kadınlar tarafından yeni çalışma alanlarının edinilmesi ” ve “ kademeli olarak liderlik gaspı ” nı öngörüyor. Mühendis, fi...