8 Nisan 2010 Perşembe

ATEŞBÖCEĞİM MİSİN ?


Benim ayarımı eski türk filmleri, beyaz atlı prensli masallar ve holivud romantik komedileri bozdu. Üzerine Aysel Gürel, Fikret Şenez tuz biber oldu. Bana aşkın nasıl olması gerektiğini tüm yaşamımda haykırıp durdular. Bir kere fedakar olacaktın, sevdin mi ölümüne sevecektin. Zaten aşk mazoşit bir duyguydu. Acı çektikçe daha da çok sevecektin.

Aşka dair ilk imgeleri anımsıyorum çocukluğumdan bugüne... O akşam annemle babam akşam yemeğine Yılmaz abilere davetli idiler. 7 yaşlarındayım, İstanbul da üsküdar da bir evde oturuyoruz. Yılmaz abilerde bize çok uzak değil ama nedense biz çocukları yani kardeşim ile beni erkenden yolladılar. Film sahnesi gibi bir görüntü düşleyin. Çok yakışıklı bir adam ve çok güzel karısı gencecikler, yeni evliler misafir gelmeden mutfakta son hazırlıklarını yapıyorlar. Yılmaz abi salata hazırlıyor fonda bir müzik ;


aşk bahçemi süsleyen/ inci çiçeğim misin

gecemi aydınlatan/ ateşböceğim misin

gençlik başımda duman/ ilk aşkım ilk heyecan

kovaladıkça kaçan/ ateşböceğim misin

bahar dalında yaprak/ yıldızdan daha parlak

gözyaşımdan yuvarlak/ ateşböceğim misin

doğmayan güneşimsin/ rüyalarda eşimsim

sevgilim söyler misin/ ateşböceğim misin



Aklımda aşka dair ilk imge bu sanırım. Aysel Gürel in sözleri Güzin ve Baha'nın bestesiyle....

7 Nisan 2010 Çarşamba

AŞK MI SEVGİ Mİ?



Love and other disasters en sevdiğim filmlerden biridir. Alışıldık romantik komedilerden farklıdır. Benim çok uzun zamandır aradığım şeyi tek kelimede tarif eder.
"true love isn't an event but rather a process" Yani gerçek aşk anlık değil, bir ömür süren bir süreçtir. (Çevirisi için cevvalkoala'ya teşekkürler)

Bir çok kere aşık oldum zannettim. Hatta bir ara Benim kalbim çok kompartmanlı derdim.Herkesi sevebiliyordum bunu da aşk zannediyordum. Sonra bir gün anladım. Ben seviyormuşum aşık olmuyormuşum.

Tam altı sene evvel bir gün aniden sanki bir tren çarptı bana. Öyle sarsıldı dünyam. Aşk ne imiş anladım.Bunu daha evvel anlatmıştım size. Merak edenler buradan tekrar okuyabilir.

Artık aşk ile işim olmaz. Aşk deneyimi bana kalbimin kırılmasını,güvenimin derinden sarsılmasını öğretti. Ben artık huzur ve güven arıyorum. Bana aşık olmasın kimse. Emek versin ve çok sevsin içi titresin. Bir bebeği kucağında tutar gibi şefkat beslesin. Beni görünce kalbi deli gibi atmasın. Sabah akşam beni düşünmesin. Ama bir şey görüp beni çağrıştırdığında gülümsesin. Basit şeyler paylaşsın benimle elele bir film izlemek gibi, ilk kez denenen bir yemeği tatmak gibi... Sarılsın, sonra ısısı güven versin bana, huzur versin.

Ben artık kimseye aşık olmak istemiyorum! Emek verip sevmek istiyorum,emek verilip sevilmek istiyorum. Kalbim yerinden fırlamasın. Sakin ,basit,huzurlu bir yaşamım olsun.

Peki siz ne istiyorsunuz aşk mı sevgi mi?

Not: Benim için aşk boktan bir deneyim oldu diye sizinki de öyle olacak demek değil tabi :)))

BALKONDA TARIM


İki senedir balkonda bir şeyler yetiştirmeye çalışıyorum. Amacım aile bütçesine katkıda bulunmak falan değil. Evde yaşayan büyüyen bitkilerim olması fikrinden çok hoşlanıyorum.

Bu sene balkonda tarım olayındaki üçüncü senem. Sizi bilmiyorum ama ben şehir çocuğu olarak büyüdüm apartman aralarındaki boş kalan arsalarda oynadım. Annem dalga geçer bizimle ''Bizim çocuklar eline toprak değse pis oldu zanneder'' diyerek.

İlk sene domates yetiştirmeyi deneyeyim dedim yalnız balkona çıkarmadım. Arılar ile tanışamadığından döllenip domates veremedi zavallıcık. İçerde olduğu için ölmedi de ertesi sene sıkıldım bir işede yaramıyorsun domates de vermiyorsun diye kızıp zavallı domatesi balkona atıverdim. Bana inat nasıl coştu çiçek açtı domatesler verdi .İnanılmaz lezzetli.

İnsan kendisi bir ürün yetiştirince inanılmaz mutlu oluyor. Hormonsuz olduğundan yüzde yüz eminim. İnsanın içi rahatlıyor. Balkonda yeşilliğin oluyor sulamak için balkona çıkmak gerekiyor emek verdiği şeyi seviyor insan.

İkinci sene işi biraz daha büyüttüm biberler ektim. salatalık ektim. Pazardan ekilmiş saksıda çilekler aldım. Fesleğen,reyhan,biberiye aldım.

Bu sene de birşeyler ektim. Tere otu,fesleğen,kekik ve domates. Geçen cuma diktim saksılara. Tohum paketinin üzerinde 18-20 günde çimlenir diye yazıyor.

Büyük bir heyecan ile çimlenmelerini bekliyorum. Bu sene otlar var balkonumda. Bir iki haftaya kadar pazarlarda fideler satılmaya başlar.

Bulabilirsem çilek ve biberiye almak istiyorum.Tıpkı hayvanlar gibi bitkilerde sizi mutlu edebiliyor. Ben kendi ürünlerimi yetiştirmekten çok mutluyum.Sizlere de tavsiye ederim.

Sadece yenebilecek şeyler yetiştirmiyorum. Evde bir çok menekşem ve ağaç büyüklüğünde bir de kauçuğum var.

3D Sinema Keyfi

Bu hafta sonu "Clash of the Titans - Titanların Savaşı" adli filmi izledim. Her zamanki gibi 3D keyfinin tadını çıkardım. Mitolojik hoş bir hikaye, biraz aksiyon vs. Çok mu süperdi? Yok. Kötü müydü? Kesinlikle değil. Eğlenceliydi gerçekten de. Ama Avatar'dan sonra izlemiş olmasaydım daha çok beğenirdim sanırım.

İlk kez Ankamall (o zamanlar Migros idi) Imax Sinemasında 3D ile tanışmıştım.Hemen nasıl çalıştığını öğrenmiştim. Normal sinemalarda tek projeksiyon olurken, imax’te her biri RGB (red-green-blue) bileşenlerinden birini gönderen 3 projeksiyon vardı. Özel gözlükleri ile 3 boyutlu izlenimi yaratılıyordu. Imax perdeleri ve salonları devasa idi. Film başlamadan önce elinde mikrofon ile bir bayan, salon ve perde büyüklüğü hakkında bilgi veriyordu. Demişti ki perde 16 metre (5-6 katlı bir apartman kadar) yüksekliğe ve bir basket sahası genişliğine sahipti. Şimdi düşünüyorum da biri filmden önce gelip böyle bişey anlatsa olaya çok gülerim ama o zaman hiç yadırgamamıştım nedense. Belki de normal filmlerin 3-4 katı kadar ödeme yapınca normal gelmiştir. :)
İlk izlediğim film "T-REX: Dinozorlar Devrine Dönüş" idi. Gerçekten de dinozorlar devrine dönmüş gibiydim. Dişleri burnumun dibindeydi. Ayak sesleri sanki heme ardımdan geliyordu.

Konu çok anlamlı değildi. Sadece 45 dk sürüyordu ve çok pahalıydı. Lakin çok eğlenceliydi. Bir de film önesi gösterilen 3D çizgifilm vardı ki anmadan geçemeyeceğim. izleyenler bilir, süper bir şeydi. O kadar gerçekçiydi ki uçuşan baloncukları yakalamaya çalışan insanlar vardı etrafta.

Gün gelecek tüm filmler böyle olacak diyorlardı o zaman. Gel gelelim o zamanlar sadece 3 film vardı. Bense sadece T-rex'i izleyebilmiştim. Sonunda gün geldi, gerçekten de 3D filmler sardı etrafımızı. (Korsanla mücadelenin payı büyük tabi bu işte.) Daha uzun, daha anlamlı konuları olan filmler çekilmeye başlandı. Eh tabi ben de 3D fanı olarak bu işten gayet memnunum.

Gözlükler gözümde ağırlık yapsa da, baş ağrısı yaratsa da gene de keyifli işte. Üstelik eskisi kadar pahalı da değil. Ama bunu da bir bedeli var: Eskisi kadar içine giremiyorsunuz filmin. Burnunuzun dibine kadar gelmiyor ya da boşluğa düşüyormuşsunuz gibi hissettiren bir sahne gerçekten de adrenalin salgılamanıza sebep olacak kadar gerçekçi değil. 3D bir dünyaya uzaktan bakıyorsunuz sadece. Zamanla gelişeceğini umuyorum. Korsandan kaybedilen parayı 3D ile kazandıklarında daha da etkileyici şeyler üreteceklerini umut ediyorum.

5 Nisan 2010 Pazartesi

BU MASKELER HAYAT VERIYOR

Kis aylarindan ciktigimiz su gunlerde cildimizin ve saclarimizin soguk,ruzgar,hava degisimi gibi sebeplerle yorgun dustugunu farkedeceksiniz.
Iste bu donemde imdadiniza gene dogal urunler kosacak. Herseyden evvel C vitaminli meyve ve sebzeleri bolca tuketmelisiniz.Kahve ve cayi azaltmalisiniz. Bol spor yapmalisiniz iste o zaman vucudunuz size tesekkur edecek.
Bir de benim leziz maskelerimin tadina bakarsa cildiniz iste o zaman mutluluk nidalari duyacagima eminim hepinizden:)

Isin en onemli kismi olu derileri yoketmek. Olu deriler cildinizde kaldigi surece cildi beslemek imkansiz. Dolasiyla once buharla olu derileri yumusatacak (mesela guzel uzun suren rahatlatici bir banyo seansi) sonra da lifinizi elinize alarak vucudunuzu ve cildinizi bu olu derilerden arindircaksiniz.
DIKKAT! Yuzunuzu ovarken son derece nazik davranmalisiniz. Oyle hatir hutur ovmaya kalkmayin. Gercekten kas yaparken goz cikmasin:)))

Daha sonra da maskelerimden birini secip bir ay boyunca haftada iki kere uygulayin.
Haydi bakalim:) Kolay gelsin:)

1-Kayisi Maskesi
Iki corba kasigi yogurdun icine iki uc damla kayisi yagi damlatiyorsunuz. 1 cilegi ezip atiyorsunuz.
Iyice karistirip cildinize suruyor 20 dakika bekliyorsunuz. Ilik suyla cildinizi temizliyorsunuz.
Hem nem, hem C vitamini daha ne isteriz degil mi?


2-Salatalik Maskesi
Salataligi rendeleyip birkac damla limon sikiyorsunuz. Yogurtla karistiryorsunuz cildinize suruyorsunuz. 20 dakika bekledikten sonra ilik suyla yikiyorsunuz. Canlandirici bir maskedir cilde ferahlik verir.

3-Domates Maskesi
Domatesi rendeleyip, 2-3 damla zeytinyagi ve biraz sut ile karistirin. Kuru ciltlere birebirdir.

4-Dekolte icin Badem Maskesi
Badem yagi ve 1 yumurtanin akini karistirin. Boyun,cene alti,gogsunuzun ust kismini bu karisimla kaplayarak 20 dk bekleyin. Piril piril bir ten sizi bekliyor.

31 Mart 2010 Çarşamba

Yurtdışından gelene sipariş vermek


"Süper birşey buldum! Tam da istediğim gibi! İnternetten baktım, fiyatı da çok uygun! Ama Türkiye'de... Neredeyse 3-4 katı! Keşke yakınlarda Amerika'dan dönen birisi olsa da gelirken getirse.."

Bu hikayeyi ben çok duydum çevremden, eminim siz de benzer durumlarda kalmışsınızdır. Yurtdışından gelen kişiye sipariş vermek ülkemizin en sık rastlanan tasarruf yöntemlerinden biri olmuştur :)

Biz de bu fikirlerden yola çıktık ve T. en sonunda Yugidi'yi kurdu. Yurtdışından gelenler ve sipariş vermek isteyenleri birleştiren bir site! Site tamamen gönüllülük üzerine, yani ticari bir durum yok.. Varsa da gelen ve sipariş veren arasında, sitenin bu işe karışmak gibi bir niyeti henüz yok..

Türkiye'ye elektronik, parfüm, makyaj malzemesi, spor ekipmanları getirmek, Yurtdışında yaşayan Türklere de simit, rakı, çiğ köfte, tel kadayıf temin etmek için kişileri buluşturmak, bu arada bu neşeye ve keyfe ortak olmak, tabi kendi siparişlerini de verebilmek sitenin kuruluş amacı..

Üye olduğunuzda istediklerinizi girebiliyorsunuz, yurtdışına gidiyor veya Türkiye'ye dönüyorsanız arzu etmeniz halinde ilan verebiliyorsunuz ve sitede ilan verenlerle iletişim kurabiliyorsunuz. YUGIDI onaylı kullanıcılar da alışveriş sırasında hiç sorun yaşamayacağınız kişiler, çünkü bizim arkadaşlarımız :) Beraber çalıştığımız, okuduğumuz, sohbet ettiğimiz insanlar!

Her türlü fikir ve önerilerinize açık olan ve henüz gelişme aşamasında olan siteye Buradan ulaşabilirsiniz.

Sevgiyle,

Yogo değil YOGA

Merhaba :)
Kendi çevrem dışında bir yere ilk kez yazıyorum, heyecanımı mazur görün!

İlk yazımda en son tutkumdan bahsetmesem olmazdı, o yüzden bu başlığı daha önce kullanmış olsam da, en uygun gelen bu oldu bana.. Uzun soluklu bir yazı dizisinin başlangıcı...

Benim yogayla tanışmam orta okul senelerime denk geliyor aslında. Fakat gerçek anlamda yoga yapmaya başlamam TV8'de yayınlanan YogaTV ile oldu.. Neredeyse 1 sene boyunca sabahın köründe kalkmayı göze alarak yoga yaptım Kris McIntyre eşliğinde. Sonrasında işe girince zamanla uzaklaştım..

Bu sene başında yogaya yeniden dönüş yaparak Ankara YogaŞala'da Eğitmenlik Eğitimine kaydoldum.. Ve herşey böyle başladı :)
Eylül ayından beri her ay bir haftasonu gittiğim eğitimler ve haftada 3 kez gittiğim yoga dersleri ile hayatıma aşk girdi! Maymun iştahlılığım yerini gece yarıları yürüyerek eve dönmek pahasına gidilen derslere, bıraktı!! İmkansız dediğim şeylerin zaman içerisinde nasıl gerçekleştiğine kocaman gözlerle tanıklık ettim..

Peki nedir bu Yoga?
Bağdaş (veya lotus) pozisyonunda oturup gözler kapalı meditasyon yapmak mı?
Yoksa baş üstü bir düğüme dönüşmek mi?
Ya da kendine yakışanı giymek ?? :)
Acaba en yeni popüler dinlerden mi?
Yoga bunların hiçbirisi değil, ve hepsi.. (Sonuncusu hariç ;))

Yalnızca derslere gelmek ve hareketleri (asanaları) yapmak, fiziksel (ve zaman ilerledikçe ruhsal) olarak kendini iyi hissetmeni sağlasa da Yoga bununla sınırlı değil..

Vücudunun içini ve dışını tanımak, nefes alma kapasiteni geliştirmek, esneklik ve güç kazanmak, ruhsal gel-gitlerini azaltmak, hayata bakışını değiştirmek, yaptıklarının çevreye etkisinin farkına varmak Yoga.. Belki de en güzel tanımı bu, farkına varmak ve geçmişe geleceğe takılmadan, başkalarının yaptıkları ile kendini kıyaslamadan tam da bu anda yaşamak..

Burada saydıklarımın hepsini herkes hissedecek diye bir kural yok, ben de kendi hissettiklerimi yazdım zaten sadece.. Yine de yan etkisi olmadan bunların yarısını dahi vaat eden bir ilaç olsa tereddüt eden az kişi olurdu sanırım!
Yoga'nın etkileri, Pranayama (nefes teknikleri), Yoga tarzları, Yoga felsefesi ve tarihi ile ilgili yazılarım da yolda.. Beklemede kalın ;)

Onlar gelene kadar, Yoga'yı kendiniz deneyip fikirlerinizi paylaşırsanız çok sevinirim! Yogaşala'da deneme dersleri ücretsiz, yakınınızda başka yoga sınıfı varsa orayı da deneyebilirsiniz..

Sevgiyle,
Namaste! (ruhum ruhunu sevgiyle selamlıyor)

Kadın Patron Olduğunda

Efsanevi mucit, “ kadınlar tarafından yeni çalışma alanlarının edinilmesi ” ve “ kademeli olarak liderlik gaspı ” nı öngörüyor. Mühendis, fi...