çocuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çocuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Mayıs 2010 Pazartesi

ELMA ÇOCUK


Bugün çok mutlu olduğum bir gün. Bir süre evvel (Kasım 2009) Elma yayınevinin yayın danışmanları arasına katıldım. Bana çocuk kitapları serisine başlayacaklarından bahsetmişlerdi. Çocuk gelişimi uzmanı olarak çocuk kitaplarını okuyup değerlendirmem isteniyordu.











Bu değerlendirmeleri tek başıma yapmıyorum. Benden başka bir çok yayın danışmanı var elma yayınevi'nde. Kitap kurdu olarak kendini tanımlayan bir insan için bundan daha güzel bir macera olamazdı. Bugün yayın evinin editörlerinden Demet Uyar'dan bir mail aldım. Hazırlanış aşamalarına şahit olduğum bir kitap nihayet basılmış ve raflardaki yerini almış. İnsanın bir kitabın içinde adını görmesi çok hoş bir duyguymuş :))))


Sevgili arkadaşlar,

Türkiye’nin dört bir yanına gidip uğur böcekleriyle birlikte okullarda,

Çocuk Esirgeme Kurumlarında ücretsiz eğitimler veren güler yüzlü Şerif Amca

şimdi sizler için bir kitap yazdı. Anlatacak hikâyeleri vardı.

Büyürken fark etmeniz gereken şeyler olduğunu biliyordu.

“Gidip de göremediğim çocuk kalmasın;

kelimelerimle, hikâyelerimle hepsine ulaşayım” dedi.

Kitabı okurken kimlerle mi tanışacaksınız? Gerçek Uğur Böcekleriyle.

Dilerseniz siz de Beyaz Uğur Böceği olabilirsiniz. Nasıl mı?

Şerif Amca’nın önerdiği iyilikleri yaparak.

Gülümseyerek büyümeniz dileğiyle…







Bu kitabı; çocuklar, çocuk gelişim uzmanları,

öğretmenler ve aileler okuyup beğendi.

Damla, Emre, Senem, Çağlar, Görkem, Pınar, Berk… Onların da her günü sizinkinden

farklı değil. Okulda, bahçede aileleriyle, arkadaşlarıyla macera dolu günler yaşıyorlar. Biten her günün ardından kendileri ve çevreleri hakkında yepyeni şeyler öğrenirken akıllarını

karıştıran sorulara cevaplar arıyorlar. Sen de bu maceraya göz kırpmak ister misin?

Çevreye, hayvanlara ve bitkilere kötü davrananlar aklını mı kaybetmiş?

Ailem gönüllüymüş, ama gönüllü ne demek?

Kardeşim çok küçük, olsun, bizimle oynasa ne olur ki? Ayağım acıyor, ya annem duyarsa?

Sokaktaki dondurmacının rengârenk dondurmaları var, ne yapmalı?

Karşıdan karşıya geçerken Çilli bebek ile hangi yolu kullanmalıyız?

Sümüklü böcek mi yemiş?

Yalan söyledim; peki, şimdi ne olacak?

Yerde para bulduk, zengin mi olduk ne?

Gülümseyerek büyümeniz dileğiyle.

13 Nisan 2010 Salı

YENİ KİTAPLARIM GELDİ


İnternetten alışveriş yapan ve yapmayı seven biriyim. Kitaplarımıda genelde internetten sipariş veriyorum bu iş için kullandığım iki site var. www.idefix.com ve www.kitapyurdu.com .

Gün içinde bir çağrışımdan diğer çağrışıma sıçrarken bazen bir kelime sizi bir kitaba götürüyor. Bende almak istediğim kitapları ekliyorum satın almak istediklerim listeme.Bir nedenden merak ediyorum bir kitabı eğer o an o listeye atmazsam almak istediğimi unutabiliyorum. Almak istediğim 84 tane kitap listede bekliyor.

En son bu gördüğünüz üç kitabı sipariş ettim. Ve nihayet kendilerine kavuştum. Sizleri bilmiyorum ama ne kadar büyürsem büyüyeyim çocuk kitaplarını hala çok seviyorum.

Sefarat yahudilerinden masallar da merak ettiğim bir çocuk kitabı idi önce kendim okuyup sonra 4,5 yaşındaki yeğenim damlaya vereceğim. Can çocuk yayınlarından çıkmış.

Sefaradlar; Katolik Krallar, Kastilyalı İsabella ve Aragonlu Ferdinand tarafından 1492’de İspanya’dan sürülen Yahudilerin soyundan gelirler. Bu sürgün sonrası Portekiz’e, Kuzey Afrika’ya, Kuzey Avrupa’ya, İtalya’ya , Avusturya’ya, Mısır’a ve Filistin’e dağılırlar. Elbette kendi kültürleri ile yerleştikleri bölgelerin kültürlerini birbirleriyle harmanlarlar. Dünyanın birbirinden ayrı bölgelerine yerleştikleri için bugünün Sefaradları belki de en zengin kültürel çeşitliliğe sahip toplulukları arasındadır. Kendisi de Sefarad bir geçmişe sahip olan Pfister - Mesavage, İsviçreli baba ve New Yorklu annenin etkisiyle üç ayrı kültürden beslenmiştir. Avrupa seyahatleri sırasında Sefarad kültürüyle tanışır ve bu yönde çalışmaya başlar. İşte bu kültürel çalışmaların ürünü Sefarad Yahudilerinden Masallar. Masalların geneline baktığımız zaman hepsi bambaşka bir olayı anlatsa da, hepsinin ortak noktası kahramanların keskin zekası! Her ne kadar başka insanlar, topluluklar tarafından yazılmış olsalar da masallar; tüm insanlığın ortak mirasıdır. Bunun güzel örneklerinden birisi Sefarad Yahudilerinden Masallar.

[Sefarad Yahudilerinden Masallar / Vanessa Pfister - Mesavage / Çev.: Feyza Zaim / Can Yayınları / Çocuk]



Kadın beyni kitabını Evrim'in Eyüp Can ın yazdığı bir makaleye link vermesi sonucunda merak ettim. Ve hemen okumaya başladım. Okudukça ilgimi çeken yerleri sizler ile paylaşırım şimdilik kısaca örnek verirsek kitapta diyorki ;

Kadın beyninde erkeklere oranla daha fazla ayna nöron'u bulunur. Bu sayede yüz ifadelerini okuma, ses tonlarını yorumlama ve duygusal degisimleri farketme konusunda uzmanlasmislardır.

-Ayrıca kadınlardaki yüksek östrogen salgısı, beyindeki içgüdü gelişimini arttıran bir faktördür.

-Erkekler duygusal deneyimler esnasında beyinlerinin tek tarafını kullanirken, kadınlar iki tarafını da kullanırlar.

-Kadınlar duygusal olaylar konusunda çok hassas ve detayları hatırlamada çok güçlüdürler. Erkekler ise; seks, öfke ve tehdit durumları dışında, duygusal olayları hatırlamada zayıftırlar.

-Kadınların endişe durumu erkeklere oranla 4 kat daha fazladır.


[KADIN BEYNİ /Dr. Louann Brizendine/ Çeviren: Zeynep Heyzen Ateş/ Kelebek Yayınevi]




Sebahat bundan bir iki ay evvel bana Nermin Bezmen'in Kurt Seyt ve Shura isimli kitabını önermişti. Tesadüfen denk geldim ve aldım kitabı (bu defa ki internet siparişi değildi) Öyle akıcıydı ki sanırım 3 günde bitirdim. Çarlık rejiminin yıkılması ve sonrasında İstanbul'a sığınan Ruslar ve Kırım Türklerini anlatıyordu roman geri planında. O ara kitapta olan bahsi geçen yemekleri yapıp ,müzikleri bulup arkadaşlarım ile bir rus gecesi yaşamak istemiştim.Detayları www.caylakasci.com da bulabilirsiniz .


O dönem helen insanları ve yaşadıklarını merak etmiştim o yüzden satın almak istediğim kitaplar listeme eklemiştim Beyoğlunda beyaz ruslar kitabını. Henüz okumaya başlamadım şöyle bir gözgezdirdim. Arka sayfada bulunan fotoğraflara baktım dönemi hayal ettim.

1917 Rus Devrimi'nden Türkiye'ye kaçan, Çarın ordusuna mensup generallerin, askerlerin ve onların ailelerinin yani Beyaz Rusların, Beyoğlu'nda verdikleri yaşam savaşının anlatıldığı bu eser, Jak Deleon'un araştırmaları sonucu yazdığı önemli ve zevkli bir anı araştırma.

Jak Deleon'un yengesi Nataşa'nın anıları döneme ışık tutuyor. Yakın tarihimizden tanıdığımız ve hatırladığımız (Yalı Restaurant - Todori ve Madam Taskin) Madam Taskin gerçekte bir baronesmiş. Barones Valentin Taskin.

Daha nice soylunun gazinolarda kibrit satarak, piyano çalarak, bale yaparak, hastabakıcılık yaparak yaşam savaşı verirken, votkadan ve eğlenceden vazgeçmeyerek Beyoğlu'na eğlenceyi getirmelerinin öykülerini dinlerken çok eski Rus müziklerinin coşkusunu yaşayacaksınız.

Yazar Jak Delon, kaleme aldığı “Beyoğlu’nda Beyaz Ruslar” adlı eserinde Türkiye’ye kaçan Beyaz Rusların hayatını anlatırken, o dönemleri yaşayanların anılarına da yer veriyor. Eserde bir Beyaz Rus,Türkiye’yi seçme nedenlerini, “Rusya’dan kaçarken hep şunları düşündük: İspanyol engizisyonundan kaçan Yahudilere kapılarına açan tek ülke olan Türkiye, 1920’lerde bizi de geri çevirmeyecektir” sözleriyle özetliyor.

1905 yılında Çarlık Rusyası’ndaki meşrutiyet devrimi sırasında, ülkelerinden kaçmak zorunda kalan 30 bine yakın Rus’un da Türkiye’ye sığınarak hayatlarını kurtarabildikleri tarihi kaynaklarda yer alıyor.

[Beyoğlu’nda Beyaz Ruslar /Jak Delon/Remzi Kitabevi]

27 Mart 2010 Cumartesi

AWAY WE GO



Bu cumartesi Sam Mendes 'in Away We Go isimli filmini izledim. Sıcak, samimi bir film. İki sevgilinin çocuk sahibi olacaklarının farkına varmaları ile değişen hayatlarını anlatıyor. Sıcacık ,romantik,komik bir film. Aile kurmaya iten, özellikle erkeklere baba olmayı istetecek, huzur veren bir film.İki insan arasındaki saygı ve sevgi bu kadar yalın, abartısız, doğal bir biçimde anlatılabilinirdi. Müzikleri çok güzel. Müzikler sanki filmin gizli oyuncusu gibi. Filmin müzikleri Alexi Murdoch 'a ait.

Doğacak çocuğunuzun daha güzel bir yerde yaşaması için yer değiştirebilir miydiniz?



Benim önümdeki en yakın örnek kardeşim. Kızının temiz havalı, ağaçlara tırmanmalı bir çocukluğu olsun istiyordu. O yüzden Muğlaya taşındı. Şanslı idi işini orada yapmasında bir sorun yoktu. Taşınmak iş değiştirmek kolay değil.Alıştıkları şehirden, arkadaşlarından,alışkanlıklarından vazgeçmek kolay değildi.



Bence her çocuk ağaçlara tırmanabilmeli. Eline toprak değmeli,çamur ile heykeller yapmalı, otlardan yemekler icat etmeli. Hayvanlar ile teması olmalı. Ağaçlara baktığında üzerinde meyveleri olmasa bile ağaçları yapraklarından şeklinden tanıyabilmeli. Meyve sebzenin marketten gelmediğini bir emek ve büyüme sürecinden geldiğini gözlemlemeli. Kendi bitkilerini ekmeli. Köpeği ile arkadaş olmalı. Hayvan sevgisi çocukken edinilen bir deneyim.

Peki ya siz ? Doğacak çocuğunuz mutlu yaşasın diye yaşamaya alıştığınız şehirden vazgeçebilir misiniz?

NOT:Resimdeki ufaklık yeğenim Damla. Artık muğlada büyecek. Ağaçlara tırmanarak, doğa ile içiçe bir yerde büyüyecek.

Kadın Patron Olduğunda

Efsanevi mucit, “ kadınlar tarafından yeni çalışma alanlarının edinilmesi ” ve “ kademeli olarak liderlik gaspı ” nı öngörüyor. Mühendis, fi...